Tag Archives: lifestyle

Mutluluk İçimizde

Mutluluk ya da mutsuzluk hayatın bize sunduklarını nasıl karşıladığımızla alakalı aslında… Mutlu olmak da zor değil mutsuz olmak da.

Ama mutsuzluk kısmı biraz daha rahat sanki. Kolaya kaçmak gibi, mücadeleyi bırakıp pes etmek ve “ben bunu seçtim işte” demek gibi, “insan her an mutlu olamaz ki bu imkansız”ı kabul etmek gibi.

Oysa ne saçma!

Hayatta her ne olursa olsun gücü içimizde bulabilmek ve o güçle beslenip mutlu olabilmek çok basit ve hayat başkaları ve başka şeyler üzerinden yaşanmayacak kadar bize özel aslında. İşte bu yüzden bu iç keşfi yapıp, kendimize mutlu olabilmeyi öğretmek en zoru gibi görünse de en kolayı galiba.

Size her an mutlu olmayı vaad edemem, etmemeliyim de… Çünkü hayat böyle değil. Ve size sonsuz mutluluğun tarifini de veremem… Çünkü bu mümkün değil.  Yani size Pollyanna olun ve her an yüzünüzde saçma bir tebessümle gezin diyemem.

Ama size hayat, iyilikleriyle ve kötülükleriyle sürüp giderken ve siz kah dibe batıp kah zirveye çıkarken ne yapmanız gerektiğini söyleyebilirim. Mutlu olun!

Anlamsızca değil, durduk yere hiç değil. Olaylar nasıl gelişirse gelişsin, içinize dönün, gücünüzü keşfedin ve mutlu hissedin. Ne kadar şanslı olduğunuzu düşünün ve mutsuzluğa gömülmeyin.

Karamsarlığı atın bir kenara çünkü biliyorum ki; her ne olursa olsun ve ne kadar kötü bir durumun içinde kalmış olursanız olun hayat size her zaman mutlu olmanız için bambaşka bir dal uzatır. Yeter ki gören gözleriniz olsun!

Yani hayatın iyisini de unutmayın, kötüsünü de. Koştuğunuz kadar düşün ama düştüğünüzde kalkmayı da bilin. Başımıza gelen ve sizi karamsarlığa sürükleyen olayların içinden daha da güçlenerek çıkabilmeyi başarın.

Bunu da içinizdeki mutluluk anahtarıyla yapın. Kullanın onu korkmayın! Doğru kapıyı bulun, anahtarı kilide sokun ve kapıyı hızla açıp içinizi mutluluğun ışığıyla aydınlatın.

Peki o anahtarı nasıl bulursunuz biliyor musunuz?

En dipte hissettiğiniz an bile yaşama nedenlerinizi düşünüp şükrederek, boğulacak gibi olduğunuzda nefes almanızı sağlayacak bir destek bularak, varlığınızdan mutlu olarak ve yaşamaya değecek güzelliklerin çok yakında size sunulacağına inanarak…

İçinizdeki ışığı keşfedip onu güçlendirip yayarak!

Yani mutluluk ve mutlu olabilme gücü sadece içimizde ve ne zaman kullanmak istersek bizim elimizde.

Öyleyse şimdi tam da zamanı!

Yorum bırakın

Filed under Genel

İşte Gerçek “Secret”!

Son yıllarda olmasını istediğimiz her şeyi pozitif enerjiyle evrene yollama ve başımıza gelen iyi ya da kötü her şeyde evreni suçlama gibi bir huy edindik. İyi düşün iyi olsun felsefesini alıp, evirip, çevirip, az biraz kuantum fiziği ekleyip, çekim yasası terimleriyle kafamızı iyice karıştırıp bilimselliğe bağlayan kişisel gelişim kitaplarıyla ortaya çıkan bu hastalık, hızla hepimize bulaştı.

Peki bizler iyi, kötü her türlü mesajımızı enerji yoluyla evrene gönderirken ne kadar gerçeklikten uzak bir iş yapıyor olduğumuzu düşündük mü? Nereye gider bu mesajlar, nerede depolanır, bize hangi zaman aralığında geri döner, göndermemiz gereken açık bir adres var mıdır yoksa ortaya fırlatsak o yolunu bulur mu? Peki ya kötü enerjilerimiz iyilerden daha fazlaysa, o zaman 3 kötü 1 iyiyi yok edebilir mi ya da tam tersi? Peki biz bu çekim yasasını kişiselleştirip adına ‘bumerang etkisi’ diyebilir miyiz ya da ne bileyim ‘beton etkisi’? Çünkü bazen aklımıza gelen başımıza geldiğinde beton bir duvara çarpmış gibi oluyoruz da!

Her şey bir yana ben bizi iyi düşünmeye teşvik eden, her birimizi sevgi pıtırcığı gibi pozitif olmaya yönelten bu felsefeyi sevsem de, her şeyi evrene bırakma kısmına tamamen karşıyım. ‘Beni Sevsin’, ‘Bana geri dönsün’, ‘İşler iyi gitsin’, ‘Artık çok mutlu olayım’… Hoop hepsini yolla evrene! … Peki ya sonra?
Gönderdik gönderdik de biz ne yaptık kendimiz için oturup beklemekten başka? Beni sevsin dedik oturup sevmesini bekledik, tanışmak istedik evrene mesajımızı gönderdik, gelip tanışmasını bekledik… Sanki bütün bu enerjimizi evrene değil de, mesajın asıl muhatabına yöneltseydik daha hızlı yol alırdık hani! Tanışmak için bir ufak bir tebessüm, seni sevmesi için seni tanıması yeterdi belki de… Hani biraz tembellik mi ettik ne? İşin kolayına kaçalım dedik, çabalamaktan kaçtık böylece hayal kırıklıklarını en aza indirmeye çalıştık sonra bir baktık olmasını istediğimiz hayallerimizde en aza inmiş çünkü evrene gönderilmiş, evren çok meşgulmüş, hepsi beklemede kalmış!

Yani kıssadan hisse, filozofunuzun diyeceği şudur ki; elinizden gelmeyenlere lafım yok ama elinizden gelen durumları evrene bırakmayın. Kalkın oturduğunuz yerden, harekete geçin, düşünün, plan yapın, uygulamaya çalışın, hatta yüzünüze gözünüze bulaştırın, tekrar deneyin, çabalayın, uğraşın, didinin, illa ki olur!…

Baktınız hala olmuyor işte o zaman oturun köşeye en sinirli ama pozitif halinizi takının ve başlayın evrene isteklerinizi sıralamaya, bakalım o bu işle başa çıkabiliyor mu?

Şimdi yüksek müsadenizle ben en tatlı gülümsememi takındım ve harekete geçmeye gidiyorum. Gelen var mı?

Yorum bırakın

Filed under Genel

Her Dilde Yeminli Tercüme…

 

 

 

Bu ilişkiye biraz ara verelim.

Bu ilişki beni sıkmaya başladı! Ayrılmak için de bahane bulamıyorum. Zaten cesaretim de yok. O yüzden sen bu numarayı ye ve beni uğraştırmadan benden güzelce ayrıl.

* * *

Dost kalalım.

Tamam; kavgasız, gürültüsüz ayrıldık. Muhtemelen bir daha birbirimizi gördüğümüzde selam bile vermeyeceğiz. Bari “çok medeni bir çifttik”taklidi yapalım da kendimizi kandıralım.

* * *

Hayat sana güzel!

Bütün bu anlattıkların bana palavra gibi geldi, düşün ki karşılığında söyleyecek adam gibi iki laf bile bulamadım. Bununla idare et!

* * *

Seni çok iyi gördüm.

Seni en son ne zaman gördüğümü bile hatırlamıyorum. O yüzden şu an durumu kurtarıyorum çaktırma!

* * *

Sen kilo mu verdin?

Kara kaşın, kara gözüne yapılacak iltifat bulamadığımdan şu kurtulamadığın kilo problemin üzerine bir iki söz söylersem mutlu olursun gibi hissettim… Yoksa gözlerim elektronik tartı falan değil hiçbir şey fark ettiğim yok.

* * *

Ondan, ben ayrıldım!

“Beni bırakıp gitti” diyecek cesaretim yok. Bu işler; sen ayrıldım, ben ayrıldım’a bakmıyor farkındayım ama şu an kırılan gururumu kurtarma peşindeyim, anlayışla karşıla.

* * *

Şarjım bitiyor haberin olsun.

Şu an gizli işler peşindeyim. Zır zır arayıp beni strese sokma!

* * *

Belki yanlarına uğrarım.

Arkadaşlarla program yaptım. Uğramayı bırak kesin gidiyorum dır dır etme.

* * *

Gitmezsem çok ayıp olur.

Gitmezsem kimseye de ayıp olmaz. Maksat zor durumdayım imajı çizmek tamam mı?

* * *

Severek ayrıldık.

Severek falan ayrılmadık. Hala seviyor olsaydık muhtemelen ayrılmazdık. Deli miyiz biz? Ya tutarsa da barışırsak diye tek dayanağım bu işte…

* * *

Yarın seni mutlaka arayacağım.

Valla canım isterse arar istemezse aramam. Keyfim bilir sen bekle dur.

* * *

Kesin görüşelim.

Muhtemelen bir dahaki karşılaşmamıza kadar birbirimizi görmeyiz haberin olsun.

* * *

Mesajını görmemişim.

“Mesajını gördüm de cevap vermeye üşendim.” dersem çok bozulursun diye düşünüyorum. O yüzden kıvırıyorum da kıvırıyorum.

* * *

Senden başkasını gözlerim görmüyor.

Aslında gözlerim felfecir okuyor ama henüz senden daha iyisini bulamadım.

* * *

Hiç kimseyi senin kadar sevmedim.

Senden daha az hatta kat kat daha çok sevdiklerim oldu. Seviyem herkese farklı anlayacağın.

Yorum bırakın

Filed under Genel